6 Nisan 2019 Cumartesi

Birlikte On Yıl

Evliliğimizin on yılını geride bıraktık. Önümüzde onlarcası daha var.

Eşimle olan birlikteliğimiz başlamadan önce birbirinden binlerce kilometre uzakta iki mektup arkadaşından başka bir şey değildik. Anadili Türkçe olan ben ve anadili Japonca olan o, birbirimize İngilizce e-postalar gönderiyorduk. Birkaç günde bir kendimiz ve yaşadıklarımız hakkında yazıyorduk. Günlük stresten uzaklaşıyor, kafamızı dağıtıyor, İngilizce kullanarak alıştırma yapıyorduk. Nereye gittiğimizden neler yaptığımıza, neler yediğimizden kimlerle buluştuğumuza kadar birçok şey paylaşıyorduk. Kendi kültürümüzü, yemeklerimizi anlatıyorduk. Doğum günlerimizde, yılbaşlarında hediyeler gönderiyorduk. Bu hediyeler kendi ülkemize, kültürümüze ait küçük şeyler oluyordu. Örneğin, o bana Japon tatlısı olan moçi göndermişti, ben ona lokum göndermiştim.

Lokum konusuna tekrar döneceğim.

Evlenmeden önceki bir yıllık periyotlar birlikteliğimizin dönüm noktaları oldu. Yazışmaya başladıktan bir yıl kadar sonra o gezmek için Türkiye'ye geldi. Bu ziyaretten bir yıl kadar sonra da ben Japonya'ya gezmeye gittim. İki arkadaş olarak buluştuk. Kendi ülkelerimizde birbirimizi ağırladık. Sonra da tekrar kendi hayatlarımıza döndük. İki arkadaş olarak yazışmaya devam ettik.

Benim ziyaretimden bir yıl kadar sonra bana Türkiye'ye gelmek istediğini ve Türkçe öğrenmek istediğini söyledi. O sırada Çin'de bir üniversitede Japonca öğretmenliği yapıyordu. Türkçeyi de öğrendikten sonra Türkiye'de öğretmenlik yapmak istiyordu. Anadili dışında İngilizce ve Çince bilen bir dil öğretmeninin bu isteği beni gururlandırmış, sevindirmişti.

Türkiye'ye geldiğinde artık daha sık görüşüyorduk. İşte ilişkimiz, daha sık olan bu görüşmelerle birlikte başladı ve o Türkiye'ye geldikten bir yıl kadar sonra evlenmeye karar verdik.

Evlendiğimiz yıl Safranbolu'ya gezmeye gittik. Doğal olarak başımızı nereye çevirsek vitrinlerde yörenin çeşit çeşit, renk renk lokumlarını görüyorduk. Lokum konusu işte burada tekrar açıldı.

Ben çoktan unutmuştum. Gönderdiğim bir paket lokum öyle pahalı bir şey değildi. Neli olduğunu bile hatırlamıyordum. Türkiye'ye özgü bir şeydi sonuçta. Turistik ünü lezzetinden daha fazlaydı. Eşim, ona birkaç yıl önce gönderdiğim lokumları hatırlatıp şöyle anlattı: "Senden paket geldiğini görünce çok sevinmiştim. Açtığımda içinde bu vitrindekiler gibi lokumlar vardı. Hemen bitmesin diye karar vermiştim, her akşam yemekten sonra bir tane yiyordum. Günde sadece bir tane. Onu yediğim zaman mutlu oluyordum. Bütün gün o lokumdan yiyeceğim zamanı bekliyordum. Benim için günün en önemli saati oydu."

Evliliğimizin on yılını geride bıraktık. Önümüzde onlarcası daha var.