9 Haziran 2015 Salı

Tekrar Baba Olmak

O kadar yoğun, koşuşturmalı, heyecanlı, uykusuz ve zor geçti ki şu birkaç gün, bilgisayarın başına geçip mutluluğumu yazmaya fırsat bulamadım. Üç yıl önce ilk oğlum Japonya'da dünyaya geldiğinde ben İstanbul'daydım. O gün bu yüzden duygularımı birkaç satır da olsa hemen yazabilmiştim(ilgili yazı: Baba Oldum). Ama bu sefer tüm hamilelik ve doğum sürecini eşimle birlikte geçirdiğim için benim günlerim de onunla birlikte yoğun geçti.

Evet.
Geçen hafta 3 Haziran çarşamba günü ikinci kez baba oldum.
Oğlum Kayra'm ile birlikte artık dört kişilik bir aile olduk.

Yaşamış olduğumuz süreci belki farklı vesilelerle, farklı bir başlık altında yazarım ama şimdilik sadece mutluluğumu paylaşarak bu satırları kısa tutmak istiyorum.

Artık iki oğul babasıyım.
Ve çok mutluyum.

Hoşgeldin oğlum.

1 Haziran 2015 Pazartesi

Sarışın Merakı

Okula gitmeye başladığından beri, oğlum, daha önce biraz endişe duyduğumuz çekingenliğini epey attı üzerinden. Daha önce yaşıtlarının yanına yaklaşmaya çekinir, ne yaptıklarını uzaktan seyretmekle yetinirdi. Biri elinden bir şey almaya kalksa hemen bırakır, uzaklaşırdı. Okula gitmeye başladığı sene başından beri, yaşıtlarını artık beraber oyun oynayacağı arkadaşları olarak algılamaya başladı. Hatta üç yaşında olmasına rağmen çapkınlıklara bile başladı.

Anlaşılan o ki, oğlum da babası çocukken olduğu gibi sarışınlardan hoşlanıyor. Çocukluğumun geçtiği Adana, 'sarışın' kavramına en uzak şehirlerden biridir. Adana kızları deyince, "kara kuru" kızlar akla gelir. O kadar abartılı değildir gerçi, hatta annem esmer olmasına rağmen öz dayılarım bile sarışın yeşil gözlü adamlardı. Büyük dayımın kızı da sarışındır. Ama genele vurduğunuzda, Adana kızı saçıyla, teniyle esmerdir. Ben çocukken, genç kızlar arasında sahte sarışın olma merakı da bugünkü kadar fazla değildi. Sarı saçlı bir kız görme ihtimali çok çok düşüktü. En çok sarışın gördüğümüz yer televizyondaki yabancı filmler ya da müzik klipleri idi.

Sınıfta sarışın kız falan olmadığından, ortaokulda sarışına en yakın olan kıza aşık oldum. İki sene sonra okulumuza gerçekten sarışın, renkli gözlü, bembeyaz tenli bir kız geldi. Okul servisinde görür görmez ona da aşık oldum. 12-13 yaşındaydım ve o anı unutamam. Lisede de üniversitede de sarışınların etki alanına girdim. Yüksek lisans yaptığım İngiltere'de keyfime diyecek yoktu.

Sahte sarışındı, hatta renkli lens de kullanırdı ama kilolu olmasına rağmen ilk nişanlıma kendimi epey kaptırmıştım. İki gece kaldığım Finlandiya tam bir sarışın cennetiydi. Yirmili yaşlarımda bekar olarak gittiğimde Helsinki kızlarından o kadar etkilenmiştim ki, bir yüksek lisans da orada yapayım diye üniversite bile araştırmıştım.

Sonuçta İstanbul'da çalıştığım işe devam etmem gerektiğine karar vermiştim ve tekrar Türk kızlarına kalmıştım ama hiç hesapta yokken gidip Japon bir kızla evlendim. Ve muhtemelen hiçbir sarışınla bu kadar mutlu olamazdım. Yine de nerede sarışın görsem alıcı gözle bakıp süzmeden edemem.

Oğlum bu huyunu anlaşılan benden almış. Sınıfında Deniz isminde sarışın bir kız varmış. Her fırsatta onu sevdiğini söylüyor. Yeni gördüğü sarışın bir kızın ismini öğrenene kadar kıza da 'Deniz Gibi' diye hitap ediyor. Aşağıda paylaştığım videodaki kızın ismi İdil. Geçenlerde parkta karşılaştı ve peşinden hiç ayrılmadı. Sürekli onunla oynadı. Eve dönünce de onu sevdiğini söyledi. Böylece biz de anladık ki, Deniz'i değil, gördüğü her sarışını seviyor bizimki. Ancak görüntülere dikkatli bakınız. Oğlumun ne kadar nazik, centilmen bir çocuk olduğunu göreceksiniz. Sanırım bu huyunu da rahmetli babamdan almış. Birçok yönüyle bana babamı hatırlatıyor.


Sonraki gün tekrar parka gittiğimizde yine yaşıtı bir kıza takılıp bize, bak Deniz var orada, diye seslendi. Kızın annesine durumu açıklarken öğrendim ki, o kızın adı gerçekten Denizmiş. Biraz daha laflayınca kızın, sınıf arkadaşı Deniz olduğu da anlaşıldı. Böylece gerçek Deniz ile de müşerref olduk. Deniz Gibi, dememesi tesadüf değilmiş yani. Parkta geçirdiğimiz süre boyunca Deniz'in yanından ayrılmayan ve sürekli onunla oynayan oğlumun sarışın merakı bakalım ne zamana kadar devam edecek.