26 Nisan 2012 Perşembe

Volkan Konak'a Amerikancılık Yakıştırması

Bazı gazeteler web sayfalarında kendilerine tıklatmak için ne yapacaklarını şaşırdılar. Şu aşağıdaki haber epey sinir bozucuydu, yazayım dedim.

Haber başlığının altındaki yazı şöyle:
"Karadenizli şarkıcı Volkan Konak bir dönem Amerika karşıtı söylem ve duruşunu çoktan geride bıraktı." (link)

Sebep ne?

Amerikan arabası almış.

Buyur bakalım.

Adam daha evvel Amerikan sermayesi almam diye malum kola reklamında oynamadı ya onunla ilişkilendirip millete kendilerini tıklatacaklar. Nitekim her tıktan para kazanıyorlar.

Yahu bu iki haberin ilişkilendirmesinden çıkacak sonuç şu olmaz mı meselâ:
Volkan Konak'a Amerikalılar gelmişler, al sana para verelim kolamızın reklamını yap demişler.
Adam da yok kalsın, alın ben size para vereyim de üstünüze bineyim demiş.

!

Niye böyle düşünülmüyor?
Bu anlatım da gayet magazinel!
Ama bu o kadar tıklanmaz.
Tabi bir de memlekete 'Trump Tower' diken Amerikancılar'dan takdir toplayamazlar.

Kaldı ki, bir arabanın yarısı zaten vergi. Yani kendine bir araba alıyorsun, kullanmak için bir tanede devlete alıyorsun. Vergi olmayan ücretin bir kısmı aracı firmaya, satış yapana, taşımacıya, dağıtımcıya vs. gidiyor. Geriye kalan üreticiye gidiyor.

Bunu haber yap.
Yemez.

Son zamanlarda memlekette sanata ve sanatçıya olan düşmanlık, hedef göstermeler çok arttı. Hele bu sanatçılar bir de iktidar yanlısı veya Amerikancı değilse vay hallerine. Basın da üzerlerine çullanıveriyor. Hele son günlerde gündemde olan Fazıl Say gibi bu ülkenin en önemli değerlerinden birinin içine düşürüldüğü durum akla, mantığa sığacak gibi değil.

Atatürk'ün altını çizdiği hayat damarlarımızdan birini kendi ellerimizle kopartıyoruz. Bakalım sonu nereye varacak.

Ben güneyli olarak Kuzey'in Oğlu'nu destekliyorum kardeşim.

19 Nisan 2012 Perşembe

Fırtına Sonrası Bahar

Göztepe Parkı, sahil, Bağdat Caddesi. Bugünün yürüyüş güzergahı böyleydi.

Bugün havanın açacağını tahmin etmiyordum ama özellikle öğleden sonra gün harika bir hal aldı. Fotoğraf makinemi kaptığım gibi kendimi dışarı attım. Göztepe Parkı'nda, fırtınadan kendini kurtarabilmiş olan lalelerin resimlerini çektim.




Fırtına demişken, dünkü fırtına inanılmazdı. Memleketin birçok yerinden şimdiye kadar duyulmadık haberler geldi. İstanbul'da köprü trafiğe kapanmış, Konya'da kum fırtınası çıkmış, çatılar uçmuş, ölenler, yaralananlar... Bunun bir benzerini görmedim desem yalan olur zira geçen sene Japonya'da tayfuna yakalanıp 2 gün eve hapsolmuştuk. Evin içinde artık o kadar sıkılmıştım ki ikinci gün, eşimi dinlemeyip sokağa çıkmıştım. Yürürken etrafta gördüğüm kırık şemsiyeler çok iglinç bir görüntü oluşturmuştu.

Velhasıl, bu hafta bitti bitiyor. Ama gelecek hafta benim için çok önemli. Hayırlısı bakalım.

7 Nisan 2012 Cumartesi

Kiraz ve Elma Çiçekleri

Bu senenin en ilginç haftalarından birini geride bıraktım:

Evlilik yıldönümüm bu haftadaydı. Japonya'da kiraz çiçeklerinin her yeri süslediği, insanların en coşkulu, en neşeli olduğu bu bahar günlerinin 4 Nisan 2009 tarihinde Tsu'da çok güzel bir törenle evlenmiştim. Bu özel günün üçüncü yıldönümünü, maalesef eşimle ayrı geçirmek zorunda kaldık. Japonya'da yaşayan ve geçen hafta Amerika'ya seyahat eden değerli arkadaşlım Chie'nin, aynı gün bana ulaşan hediyeleri bu haftanın en sevindirici olayıydı ve eşimden ayrı geçirdiğim bu günün en güzel tesellisiydi. Evlilik törenimizde de bizi yalnız bırakmamış olan Chie, böylece, doğumunu dört gözle beklediğimiz oğlumun ilk hediyesini vermiş oldu.

Tsu'daki Park

Chie'den Gelenler

***
Kayınpederim hafta başında ameliyat oldu. Sağlık durumu, çok şükür iyiymiş. Önümüzdeki günlerde taburcu olmasını bekliyoruz. Bu sene tekrar Japonya'ya gittiğimde onu eski sağlığına kavuşmuş olarak görmeyi umut ediyorum.

***
Balkonumuzdaki bodur elma ağacı, geçen seneden sonra bu hafta tekrar çiçeklenmeye başladı. Bu sefer çok daha fazla tomurcuk var. Geçen sene çiçeklerin çoğu dökülmüştü ve sadece 4 tane elma vermişti. Bu sene daha fazla meyve alabilmeyi umuyorum.

Balkonumuzdaki elma ağacının yeniden çiçek açıyor

***
Şirketimin Çinlileri Çarşamba günü fellik fellik beni sormuşlar arkadaşlara. Halbuki bir telefon etselerdi bizzat benden öğrenirlerdi. Neyseki bir tanesi akıl edip e-space'ten yazıp sordu. İlginç insanlar bunlar.

Yarın başlayacak yeni hafta bakalım neler getirecek.

1 Nisan 2012 Pazar

Atlas Tarih'e Uyarı Yazım

"E.Y. ve aynı konuda uyarıda bulunan diğer okuyucumuz Mutlu Sayar'a teşekkür ederiz. Yazım hatasından kaynaklı bir yanlışlık için özür dileriz."

Sağolsun, Atlas Tarih Dergisi bu ayki sayısında bana bir teşekkür göndermiş. Ancak hem istediğim gibi değil hem de bana söyledikleri gibi değil. Buna da biraz kızdım diyebilirim.


Geçen sayıda, dergi, ek olarak verdiği 'Osmanlı Savaşları Albümü' adlı kitapçığında Akka'da Napolyon'u durduran Osmanlı komutanını 'Cezzar Osman Paşa' olarak yazmıştı. Gerçekte Cezzar Ahmet Paşa'dır ve ben de bu konuda dergiye e-posta ile bir uyarı/düzeltme yazısı gönderdim. Bunun üzerine bana, derginin yayın yönetmeni Kansu Şarman'dan bir cevap geldi. Resimde de gördüğünüz gibi cevap şöyle: "...Gelecek sayıda uyarınızla birlikte bir düzeltme ve özür yayımlayacağız...". Ama uyarımı yayınlamamışlar.


Benim uyarım yerine başka birinin yazısını yayınlamışlar. Benim ismimi de geçiştirivermişler. Zira fark şu: E.Y. isimli kişi gayet yumuşak, bunu bir eleştiri olarak almayın, sizi çok seviyorum, yerim ben sizi tarzı bir yazı göndermiş. Bendeniz ise gayet eleştirel bir şekilde uyarmışım. Kusura bakmasınlar, çok iyi ettim. Zira o kitapçığı alıp bu sayıdaki düzeltmeyi okumayan kişiler Akka'da Napolyon'u durduran kişinin hâlâ hiç varolmamış Cezzar Osman Paşa diye biri olduğunu sanıyor. Biraz daha satalım diye ek olarak verdikleri dergileri, kitapçıkları insanlar ciddiye alıyor. Yanlış da yazılsa gerçek sanılıyor. Bu yüzden onları ciddiyete davet ettim. Benim uyarımı dergiye koymamaları hâlâ önemli değil ama bundan sonra işi ciddîye almalarını beklerim. Ne de olsa ben de bu dergiyi okuyarak bilmediğim bazı şeyleri öğreniyor olduğum zaman doğruluğundan şüphe duymak istemem. Ben yine de E.Y. isimli kişinin ek bir bilgi vermiş olduğundan dolayı yazısının yayınlanmış olduğuna kendimi inandırayım.

Ancak ben bir de, bahane olarak "yazım hatası" demelerine şaşırdım. Yazım hatası!! Ahmet yerine Ahmat yazılsa yazım hatası derdim; 'savaşı kazandı' yerine 'savaşa kazandı' yazılsa tashih hatası derdim. Ama bu resmen bilgi hatası .