13 Nisan 2016 Çarşamba

Babalar İçin Oyuncak Tren

Erkek çocukların arabalara, kız çocukların da bebeklere düşkünlüğü vardır. Onlara hediye alırken bile bu durum gözetilir. Benim iki oğlum olduğu için hem bizim aldıklarımız hem de hediye gelenlerle onlarca oyuncak arabamız var evde. Sağolsun annem, benim çocukken oynadıklarımı da bugüne kadar saklamış. Babamın kendisine verdiği harçlıktan artırarak bana oyuncak araba almak için para biriktirirdi annem. Oyuncak araba fonu vardı yani. O paranın yeteri kadar birikmesi tam bir ay sürerdi. Sonra annem elimden tutup beni Kilis Pazarı'na götürür, seçtiğim bir arabayı almama izin verir, böylece her ay yeni bir arabam olurdu. Bugünkü fiyatlarla 8-10 lira olan bir oyuncağı almak için bir ay para biriktirme gerekliliğinin ne demek olduğunu kafanızda bir değerlendirin. Annemin saklamış olduğu arabalar işte onlar. Hepi topu sekiz-on tanesi hayatta kalabilmiş. Onları da ekleyince oğlumun araba koleksiyonu iyice genişledi.

Trenlere de meraklıydık. Aslında erkek çocuklarını araba ile sınırlamayıp, tüm taşıtlara düşkün olduğunu söylesek daha yerinde olur. Trene biner, oyuncak tren isterdik, uçağa biner, oyuncak uçak isterdik. Ama oyuncakçılarda tren öyle kolay bulunmazdı. Oynanacak gibi olanlar da epey pahalı olurdu. Demiryolu ülkesi değiliz ne de olsa. Hatta birkaç yıl öncesine kadar var olan tren seferleri bile durduruldu. Siyasî iktidarın, 2011'de demiryollarını iki yıl içinde yenileyeceği sözü yalan oldu. Beş yıl geçti, bir metre ray döşenmedi. Vagonların çürümeye bırakıldığı haberlerini görüyoruz medyada. Söküp götürdükleri raylar nerede, Allah bilir. E çocuklar da tren görmüyor ki merak sarsın, istesin. Oyuncakçılarda bile göze çarpmıyor.

Bende ise oldum olası bir tren merakı vardı. Rahmetli anneannem Adana-İstanbul yolculuklarını her zaman yataklı trenle yapardı. Çocukken, onu yolcu etmek ya da karşılamak için Adana Garı'nda da Haydarpaşa İstasyonu'nda da çok bulunmuşluğum vardır. Asıllarını gördükçe oyuncaklarını da isterdik haliyle. 8-10 liralık araba için bir ayda para birikirdi birikmesine de, oyuncak tren için o kadar kolay birikmezdi. Benim bu özlemimi gidermem biraz Zeki Alasya'nın hikayesine benziyor [1]. Onunki gibi büyük bir merak değil bendeki ama çocukluğumda eksik kalan bir şeyi tamamlama fırsatını ancak kendi çocuklarım olunca bulabildim.

Japonya'dan alıp getirdiğim oyuncak rayları birleştirerek çeşit çeşit yollar kurup tren gezdiriyorum [2]. Çoğunlukla birlikte oynuyoruz ama büyük oğlumun okulda olduğu hafta içi sabah saatlerinde kendi kendime kurup oynadığım da olmuyor değil hani. Yani oğlumu okula gönderip oyuncaklarıyla ben oynuyorum. Ortaya çıkardığım eserler(!) ile de epey gurur duyduğumu söyleyebilirim. O kadar ki, iş hayatım, gezilerim, kitaplarım, anılarım gibi birçok şey hakkında paylaşmak istediklerimi satırlara döktüğüm bu blogumda okuyuculara göstermek için resimler ve hatta video bile çektim. İnsanın çocuk kalan bir yanı hep olmalı bence. Hele benim gibi erkek evlat babaları bu fırsatı mutlaka değerlendirmeli. Hem çocukluğunuza geri dönüyor, hem de oğlunuzun neyi nasıl yapmak istediğini, nelerden daha çok hoşlandığını, meraklarını, heveslerini, eğilimlerini, düşünce tarzını daha iyi anlıyorsunuz.

_________________________________________________________________________________
[1] Yıllar önce televizyondaki bir söyleşi programında Zeki Alasya'nın oyuncak trenlere olan merakını, kendi evinde kurduğu raylarda onları nasıl kullandığını görüp çok beğenmiştim. Vefatının ardından onun bu merakına ilişkin hikayeyi Yılmaz Özdil  yazıya döktü: Zeki Alasya.
[2] Japonya'daki oyuncakçılarda arabalardan daha çok tren var. Yetişkinlerin hobilerine yönelik demiryolu-tren maketleri de bulmak ayrıca mümkün. Belki günün birinde ben de Zeki Alasya gibi yapıp bir odayı bu merakıma ayırabilirim.