21 Ocak 2015 Çarşamba

Kepaze Cenaze

Bağdat Caddesi'nin araç trafiği, haftanın birkaç günü öğlen saatlerinde çok kalabalık olur. Bunun sebebi cadde üstündeki Erenköy Camii'nde yapılan cenaze törenleridir. Törene özel araçlarıyla gelenlerin sayısı ne kadar fazla olursa cadde trafiği de o kadar çileden çıkaran bir hal alır. Çünkü utanması olmayan ölü sevicileri ve mirasçıların yalakaları özel araçlarını caddenin ortasına park edip diğer insanların zamanlarını gasp etmekte bir sakınca görmezler. Onların ölüleri diğerlerinin dirilerinden daha önemlidir çünkü. Birinin hasta annesine ilaç götürüyor olmasına, diğerinin çocuğunu okuldan almaya gidiyor olmasına engel olmak, ölü sevicileri tarafından kendilerine tanınmış bir hak olarak görünür. İşte dün o günlerden biriydi ve yolun ortasına bırakılan araçların çoğu lüks sınıftaydı.

Caddenin ortası derken bir abartıda bulunmuyorum, tam anlamını ifade ediyorum. Zira trafik, üç şeritli yolun ortasına kadar sağlı sollu ikişer sıra park edilmiş olan araçların lütfedip bıraktıkları orta şeritteki bir aralıktan ancak ilerliyordu. Bölgedeki inşaat faaliyetleri de devam ettiği için o aralığa zar zor sığan hafriyat kamyonları "sağ yap sol yap" diyenlerin yardımıyla ağır ağır geçebiliyordu ve trafik böylece bir kat daha sıkışıyordu.

Vergilerimizden maaş alan imam, evlerine gitmesi, bir yerlere yetişmesi engellenen sinir krizi içindeki sürücülerin kornaları ve bağırtıları eşliğinde bu utanmaz arlanmaz güruha cenaze namazı kıldırırken, vergilerimizden maaş alan bir başka memur trafik polisleri de, herhangi bir umursama belirtisi göstermeden kendilerine bırakılmış olan aralıktan resmi araçlarıyla geçip gittiler.

"Allahım! Ümmetimin işlerini zora sokanların sen de işlerini zora sok."[1] , diyen Hz.Muhammed'in elçisi olduğu din mi yaşanıyor gerçekten!

Hiç boşuna söylenmeyin; yok cenazeye saygı, yok yakınını kaybetmişlere anlayış falan diye! O trafiğe takılan her insan nice sevdiklerini kaybetmiş, canlarından can gitmiştir. Bu satırları yazan ben, hâlâ hatırladıkça gözlerimin dolduğu babamı, amcamı, dayılarımı, ne yüreğimin parçalarını toprağa verdim [2]. Ama hiçbirinde bir başkasının işine engel olmadım. Başkalarından benim kaybıma saygı göstermelerini beklemek yerine ben diğerlerinin yaşayışına saygı göstermeye çalıştım. Beni yetiştiren ahlak sahibi o insanların hatıralarına saygı göstermenin gereği budur çünkü.
_________________________________________________________________________________
[1] Peygamberimizin bilinen sadece üç bedduasından biridir. Ayrıntı için bkz: Mâûn Surasi Böyle Buyurdu, Y.Nuri Öztürk, (s.109/6.bsk)
[2] Adana'nın güzel adetlerinden biridir bu: cenazeler mezarlığa getirilir, orada yıkanır, namazı kılınır ve toprağa verilir. Araçlar da insanlar da mezarlık alanının içinde bulunur, dışarıdaki hayat akmaya devam eder. Camiden cenaze kaldırmak, hiçbir dinî dayanağı olmayan saçma sapan bir adettir, hele hele hak gasp etmek düpedüz günahtır.