9 Ocak 2018 Salı

Sonbahar Bitmeden Gozaişo

Yeni yılın ve kışın ilk yazısını geçen yılın sonbaharından yazayım.

Geçen yıl yazdan kışa geçiş epey hızlı oldu. Bir yerde okumuştum, daha hırka giymeden kış geldi, diye. Gerçekten öyle oldu. Hazır işi bırakıp okula başlamışken, bu yılki sonbahar günlerinde birkaç yere geziye gider, doğanın renklerinin keyfini çıkarırım diye düşünmüştüm oysa. Gide gide bir tek yere gidebildim, onun da, henüz küçük olan çocukları zapt etmeye, onların ihtiyaçlarını karşılamaya ve isteklerine yetişmeye çalışmaktan tadını çıkaramadım. Herkes çocuklar biraz daha büyüyünce rahatlayacağımızı söylüyor ama o kadar zor anlar yaşatıyorlar ki inanmakta zorlanıyorum.

Gozaişo'ya (御在所岳Gozaisho) sabahın erken saatlerinde gitmeseydik, muhtemelen o gün oraya ulaşamadan eve geri dönmek zorunda kalırdık. Çocukların fırsat verdiği kadar kalabilip öğlen saatlerinde eve dönüş için yola çıktığımızda ters yönde kilometrelerce uzayan araba kuyruğu vardı çünkü. Oysa ben sabah saat dokuz civarında gelip otoparka girebilmek için önümdeki 4-5 arabayı yarım saat kadar beklediğime bile sinirlenmiştim (otopark dolu olduğundan girebilmek için yer açılması gerekiyordu). Hatta arabadan indikten sonra bir de bizi Gozaişo Tepesi'ne çıkaracak olan teleferik için sıraya girmek zorunda kalınca daha da kızmıştım.

Teleferikle çıkarken çevremizdeki manzara muhteşemdi. Kasım ayı boyunca Japonya genelinde mevsim normallerinin dışında yağışlı günler geçirmiştik ama o gün havanın açık olması manzarayı da gezimizi de daha keyifli bir hale getirdi. Küçük oğlum Kayra'nın ilk teleferik deneyimiydi; abisinden daha meraklı ve şaşkın gözlerle etrafı seyretti. Tırmanış, aşağıdan bakınca tahmin edildiğinden daha uzun sürdü. Tırmandıkça geride bıraktığımız kasaba o kadar küçüldü ki, 2100 metreden çok daha uzun bir mesafe katetmişiz gibi geldi.

Tepeye ulaştığımızda kendimizi küçük bir parkta bulduk. Bu parkla birleşen yürüyüş parkurları vardı. Özel kıyafetlerini üzerine geçirmiş, bu parkurlarda yürüyüş (trekking) yapan kişileri görünce, iki küçük çocuğu zapt etmekten fırsat buldukça fotoğraf çekebilmeye şükreden biri olarak epey özendim. Sonraki yıllarda kaçıp böyle yerlere tek başıma gitme imkanı bulabilir miyim bilmiyorum ama eğer aşılayabilirsem, büyüdüklerinde oğullarımla birlikte birçok doğa yürüyüşüne çıkmanın hayalini kuruyorum.

Bulunduğumuz tepeden, kuşuçumu 210 kilometre kadar uzaklıktaki Fuji Dağı'nın  zirvesini görebiliyorduk. Fuji Dağı ve çevresi, Japonya'da ziyaret etmek istediğim yerlerin üst sıralarında yer aldığı için uzaktan da olsa görmek hayallere dalmama sebep oldu.

Geçen yıl epey az yazı yayınladım. Hâlâ taslak halinde bekleyenler var. Örneğin, annemin Japonya'da kaldığı süreyi nasıl geçirdiğimizi, nerelere gittiğimizi henüz yayınlayamadım. Geçen senenin büyük bölümünde çok yorucu bir işte çalışmış olmam bunun sebeplerinden biri. Dil öğrenimine ayırdığım zaman, çocuklar, Türkiye'deki işler, hâlâ Japonya'daki eksiklikleri tamamlama uğraşımız gibi başka nedenler de var. Ama en önemli sebeplerden biri, kendi adıma bir arabamın olmaması. Bu açığı bu yıl kapatmayı aklıma koydum. Gerçekleştirebildiğim takdirde gezilere daha çok vakit ayıracağım ve bu yıl blogumda daha çok yazı yayınlayabileceğim.