21 Mayıs 2014 Çarşamba

Ödeme Emri

Geçen hafta evime postacı geldi ve Adana Vergi Dairesi tarafından gönderilen bir ödeme emri getirdi. İmza karşılığı alıp okudum. Özetle; dört ayrı kalemde toplam 2.300 liraya yakın bir vergi borcum olduğunu, bu borcun 2008'e ait olduğunu, vadesinin 2013'te dolduğunu ve bir hafta içinde faiziyle ödemediğim takdirde haciz işlemi yapılacağı bildiriliyordu.

Biraz araştırdım. Olay şöyle: İsmi lazım değil, topraklarımızın bulunduğu Adana'daki köyde, çiftçilere ait bazı topraklar devlet tarafından 2008'de istimlak edilip alttan boru hatları geçirilmişti, sonra üstü kapatılmıştı. (Benzer ödeme belgeleri bölgedeki birçok çiftçiye gelmiş). Yani çiftçilerin babadan dededen kalan topraklarına devlet el koymuş, kendi malı ilan etmiş ve boru hattı geçirmişti. Ancak çifçiler tarlalarının ortasından, kenarından, her neresindense borular geçirilen bu topraklara ekim yapmaya devam etmişler. Aradan beş sene geçince, milletin parasını zarrab'a, bilal'e, ayakkabı kutularına dağıtan devlet paraya sıkışmış olacak ki, sen bize ait toprakları beş senedir kullanıyorsun, parasını öde bakalım, diye ortaya düşmüş. Teşbih yapacak olursak, oturduğunuz evin bahçesinin altından boru hattı geçiriliyor, beş sene sonra, devletin bahçesinde oturuyorsun, diye ödeme yapmanız isteniyor.

Sonuçta bu çiftçilerin de o toprakları kullanmaması lazımdı, diye düşünsek ve devlete haklılık payı versek, beş senedir neyi bekledin diye sormak lazım. Dolayısıyla insanın aklına türlü art niyetler olduğu geliyor. Art niyetli olduğunu asıl destekleyen durum ise olayın benimle hiç ilgisi olmaması. Zira istimlak edilen topraklar arasında bana ait bir toprak parçası yoktu. Bana ait olsa bile tarlalarım kirada olduğu için, eğer birileri gerçekten kullanmış olsa bile ödeme emrinin kiracıya gitmesi gerekirdi. Kaldı ki ben zaten 2000 senesinden beri İstanbul'da yaşıyorum ve çalışıyorum. Kendi tarlamı bile kullanmıyorum ki devletinkini kullanayım. Zaten ödeme emri de İstanbul'daki evime geldi. Yani onlar da biliyor ki, ben Adana'da herhangi bir yeri kullanmıyorum, istimlak ettikleri tarlaya ne bir eşyamı koydum ne de bir tohum ektim. Kendi topraklarımın ise tek sahibi ben değilim, bazıları annemle ortak bazıları da kuzenlerimle. Ama onlara gelen bir ödeme emri de yok. Yine teşbih yapacak olursak, iki blok ötedeki size ait olmayan bir evin bahçesinin altından boru hattı geçiriliyor, nerede olduğunu kime ait olduğunu bile bilmiyorsunuz, beş sene sonra, devletin bahçesinde oturuyorsun, diye ödeme yapmanız isteniyor.

Sonuçta itiraz dilekçesi verdik. Ben gidemediğim için yetmişini geçmiş olan annemin Adana'daki tüm günü bu işle uğraşmakla geçmiş. APS ile gönderdiğim imzalı dilekçem bile beş günde anneme ulaşmadığı için kendisi gidip merkezden almış. Telefonda bana bilgi verirkenki sesi yorgunluktan titriyordu. 301 kişinin kanı henüz ellerinde kurumamış olanların 12 senedir kurmuş oldukları düzende hayatta olduğumuza bile şükretmek gerekir sanırım! Ne diyelim, yine de adalete olan inancımızı kaybetmeyelim ve bu yanlışın düzeltilmesini ümit edelim.